HOŞGELDİNİZ

Merhaba,
Sayfama hoşgeldiniz.
Merak edip bir uğradığınız için teşekkür ederim.
"Yok, sadece uğramadım, abonesiyim" diyorsanız ona daha çok teşekkür ederim:)
İnternet dünyasında benim de bir yerim olsun istedim.
Ben burda sadece çok beğendiğim dokümanları ve çok güldüğüm fıkraları yayınlıyorum. Henüz hiç bir konuda yorum yapmıyorum. Şimdilik...
Genelde kaynak veya yazar mutlaka belirttim. Şayet belirtmemişsem ya çok tedavülde olan bir yazıdır ya da bana aittir. Ortak özelliklerinden biri benim beğenmiş ve fikren yakın bulmuş olmamdır. Bir de derleme amaçlıdır. İstediğimiz zaman ulaşabileceğimiz bir kaynak yaratmak. Yok mu buna benzer kaynaklar? Tabiki var. Bu sayfanın ayrıcalığı bana ait olmasıdır. İlginize teşekkür ederim.
Not1:Şahsıma yorum, eleştiri, tavsiye bildirmek veya doküman göndermek isterseniz saselzeta@gmail.com adresine iletebilirsiniz.
Not2:Ayrıca yazıların altında "yorum" linkleri bulunuyor. İsterseniz yorum da yapabilirsiniz.

23 Ağustos 2008

Alkışlarrr :)

Bilirsiniz, bi ara gençlerde cüzdana zincir takıp sarkıtma modası vardı. İstiklal’de yürürken, yanımdan bu model bi tip geçiyordu ki adamın teki bombayı patlattı: "Ne o lan? Köpeğin gıçına mı kaçtı?" dedi.
Devlet Tiyatrosundan bi arkadaş, bi oyun için mi ne, Akçaabat'a gitmiş. Ekip olarak şehir merkezine gelmişler. Kafalarını kaldırınca, koca bir bez afiş görmüşler. Söyle yaziyo: "Ben de sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim. Akçaabat Belediye Başkanı"
Ya olmaz böyle bir fırlamalık, dinleyin: İstiklal’in oralarda, 9-10 yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci, iki çocukla konuşuyor polis. Birisine sordu, "Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?". Çocuk: "Evim filan yok, orada burada uyuyorum". Polis öbürüne döndü: "Peki, sen?". İkinci çocuk: "Komşuyuz!" :)
Az önce iş icabı Isparta'da bir müşterimizi aradım.Telefonu açan kibar bayana ilgili kişinin mail adresini sordum. Hanımefendi gayet kibarca "Bizim burada internet çekmiyor" dedi :)
Cuma aksamı gecenin bir yarısı Arnavutköy'de taksi arıyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmiş yemek yiyen bir taksi şoförü gördüm. Adama yaklaşıp, "Abi müsait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mı?" diye sordu. Taksim'e kadar taksiyi ben kullandım, o paşa paşa yemeğini yedi.
Bir arkadaş anlattı. Geçenlerde Taksim'de yürürken sıkışınca Mc Donalds'in tuvaletine girmiş. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan çıkarken elemanlardan biri arkasından seslenmiş: "Bir gün yemeğe de bekleriz..."
Ne zaman Kadıköy’e gitsem bir araba görüyorum: Bir Tipo'nun arka camında hayvanî puntolarla söyle yazıyor: YARGITAY KARARI TOFAS'IN ÜRETIM AYIBI
İzmirliler bilir, toplu taşımada Kentkart uygulaması vardır. Karta para yüklersiniz, otobüslerde manyetik okuyucuya tutarsınız ve okuyucu okuduğuna dair sinyal sesi verir. Kentkart uygulamasının ilk yılıydı. Yaslı ama çok tonton bir teyze elinde Kentkartla otobüse bindi. Nedense kartı şoförün suratına doğru tuttu (Herhalde paso gibi gösterilecek zannetti). Şoför iki-üç saniyelik şaşkınlık periyodunu atlattıktan sonra, "Biiiiip!" dedi. Teyze bi şey olmamış gibi geçip şoförün arkasına oturdu. Otobüsteki herkes kahkahalarla gülerken bense şoförün zekasına hayran olmuştum.
Bir gün yolda giderken kaset satan bir dükkanın camında aynen söyle bir yazı görmüştüm: "Arabalar için cıstaklı müzik gelmiştir."

Hiç yorum yok: