HOŞGELDİNİZ

Merhaba,
Sayfama hoşgeldiniz.
Merak edip bir uğradığınız için teşekkür ederim.
"Yok, sadece uğramadım, abonesiyim" diyorsanız ona daha çok teşekkür ederim:)
İnternet dünyasında benim de bir yerim olsun istedim.
Ben burda sadece çok beğendiğim dokümanları ve çok güldüğüm fıkraları yayınlıyorum. Henüz hiç bir konuda yorum yapmıyorum. Şimdilik...
Genelde kaynak veya yazar mutlaka belirttim. Şayet belirtmemişsem ya çok tedavülde olan bir yazıdır ya da bana aittir. Ortak özelliklerinden biri benim beğenmiş ve fikren yakın bulmuş olmamdır. Bir de derleme amaçlıdır. İstediğimiz zaman ulaşabileceğimiz bir kaynak yaratmak. Yok mu buna benzer kaynaklar? Tabiki var. Bu sayfanın ayrıcalığı bana ait olmasıdır. İlginize teşekkür ederim.
Not1:Şahsıma yorum, eleştiri, tavsiye bildirmek veya doküman göndermek isterseniz saselzeta@gmail.com adresine iletebilirsiniz.
Not2:Ayrıca yazıların altında "yorum" linkleri bulunuyor. İsterseniz yorum da yapabilirsiniz.

29 Eylül 2008

Vazgeçmek

Enstrüman seçmek için bir karar almam gerekiyordu. Ya keman
çalacaktım, ya piyano; ya flüt çalacaktım ya da akordeon...
Olmadı, hepsini istedim, hiçbirinden vazgeçemedim.
Yıllar geçtikten sonra her enstrümanı iyi çalabiliyordum; ama hiçbirinde virtüöz değilim.
Bir enstrümanla isim yapamadım.

Ne kemanla tanınan bir eserim var, ne de piyanoyla..
Bütün enstrümanları iyi çalıyorum, ama kimse tanımıyor beni.
Başarılı olmak için her şey değil, bir şey lazımmış.
Başarı bir verişmiş; bir şeyi alabilmek için bir şeyi vermek,
diğerlerinden vazgeçmek gerekiyormuş.
Keşke kemanı seçseydim ve diğerlerinden vazgeçseydim.
Karıma da hayatı zindan ettim, sevgililerime de... Hiçbirinden vazgeçmedim.
Yani... Evlilik sadece birisi için karar almak, ya diğerlerinden vazgeçmek...
İşte evlenirken ben bunu anlamadan evlenmişim.
Evlendikten sonra başka kadınların da olduğu bir hayatı yaşamaya
devam ettim. İçlerinden bazılarını daha çok sevdim;
ama ne onlardan birinde, ne de karımda karar kıldım.
Yıllar sonra şimdi yapayalnızım... Ne karım kaldı, ne de diğerleri...
Keşke birini gerçekten seçebilseymişim, ama yapamadım.
Tıpkı enstrüman seçimi gibi hepsini istedim ve sonuçta elim boş kaldı.
Almak için bırakmak gerekiyormuş. Dolu dolu boş yaşamak.
Hayatım boyunca yapacak çok işim oldu; hepsini yapmayı istedim.
Hangisinde "en iyi" şimdi bakıyorum, kazananlar, başarılı olanlar hep bir tek şey yapmışlar.
En iyi olmak için önce seçmek ve diğerlerini bırakmak gerekiyor.
İşte de böyle, özel yaşamda da...
Bu seçimi yapmanız gerekiyor; çünkü mutlaka bazıları daha uygun...
Bir ara ekonomik sıkıntıya düştüm. Tasarruf gerek.
Başladım her şeyden %10 kesmeye, ne anlamsız bir uğraşmış bu.
%10 daha az peynir yemek, çay içmek. Bu tasarruf çok acı verdi bana, her an hissettim.
Çok sonradan anladım; sadece taksiyle dolaşmayı bıraksam yetermiş!
Her kalemden %10 değil etkili kalemi bulmak gerekiyormuş.
Yani orada da seçim yapmak gerekiyormuş...
Her seçim bir kaybediştir! Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz.

Kalkar kalkmaz hayat bin seçeneği dayar burnunuzun ucuna...
'Ne giysem' telaşından, öğle yemeğinde 'Ne alırdınız?
diye başucunuzda biten garsona, 'hangi kanaldaki filmi izlesem'
kararsızlığından 'bize oy verin' diye bağrışan partilere kadar her
şey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.
Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarıda ışıl ışıl bir günden
vazgeçmiş olursunuz.
Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı
ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel
bir tanışıklığı tepersiniz.
Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha
lezzetlidir. Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.
Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez.
Geri dönüp, o gün gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama
şansınız yoktur.
Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse
pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin
parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz arkada kalmaz.
Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da
sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin için borsada
kolay feda edilebilir değerlerdendir.
Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde
kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir.
Ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.

CAN DÜNDAR

Hiç yorum yok: